Haber

Önder Kobani Davası heyetine: Beni yargılayamazsınız

Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 2014 yılında IŞİD saldırısının ardından yaşanan protestolar nedeniyle yargılandığı Kobanê Davası’nın 31. duruşması Kobani. 3’üncü duruşma Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmada Sincan Cezaevi’ndeki siyasetçiler ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşiller Sol Parti) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Lider duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerindeki siyasetçiler de Ses ve Görüntü Bilgileriyle duruşmaya katıldı. Sistem (SEGBİS). Duruşmaya Muş, Batman, Adıyaman, Van baro başkanları, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sibel Suiçmez, Özgürlük İçin Avukatlar Derneği (ÖHD) avukatları da katıldı.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşma, Yeşil Sol Parti TBMM Küme Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in esas hakkındaki savunmasıyla devam etti.

‘GERÇEK VE AÇIK BİR KARAR OLUŞTURULDU’

Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere göre Cumhurbaşkanı, Kobane Davası’nda hukuka aykırı bir durum değil, hukuka aykırı bir durum olduğunu belirtti. Kendisinin Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili olduğunu hatırlatan Lider, “İçtihada dönüşen ihlaller karşısında Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlar biraz daha sertleşerek özgün ve net bir içtihat oluşturuldu. sanki deliller bir seyyar satıcının çantasında toplanmış gibi yasa koyucuya işaret ediyor.”

‘UYGULAMADA ÇATAL VAR’

Önder, uygulamadaki çelişkileri şu sözlerle dile getirdi: “Ben bu meclise halkın oyu ile seçildim ve görevlerim, konumum ve statüm anayasada tüzüklerle belirlendi. Mecliste oybirliğiyle başkan yardımcılığına seçildim. Yurt dışı yasağının kaldırılması talebini her zaman reddettiniz. Son olarak ‘Meclis faaliyetine bir şey olursa izin verilmeli’ dediniz. Süreyya olarak sırrı kendimden isteyeceğim. Hem Berlin’de hem de Paris’te seçmenlerim var. Orada yaptığımız çalışma aynı zamanda siyasi bir çalışmadır. Dilekçe yazıp paraflayıp size göndereceğim. “Uygulamada böyle bir çatallanma var.”

‘BUNDAN NASIL ÇIKACAĞIM?’

Dokunulmazlığın yargısal bir zırh olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı, şöyle konuştu: “Orada hem sanık hem yasa koyucu olursam ben bundan nasıl çıkacağım? ‘Suçun niteliğinin değişmesi ihtimalinden dolayı’ dediniz. Ne oldu da yeni bir şeyle suçlandım? Sırf fantezi uğruna kendimi savunmamı sağlayamazsın. ‘Ne olur ne olmaz’ diye bir savunma var mı?

Önder şöyle devam etti: “Tuhaflığa son bir örnek vererek bu bölümü bitirmek istiyorum. Amacım çarpıklığı ortaya çıkarmak. Diyelim ki size hakaret ettim ya da fiziksel saldırıda bulundum. Beni yargılayamazsın. Duruşmada size bir şey söylersem Meclis’e rapor yazmanız gerekecek. Peki bu ‘örgüt üyeliği’ olayı ne zaman oluyor? Ben de olay sırasında milletvekiliydim. Geri gelmeyecek! Dokunulmazlığımın ortası verilerek düzenlenmesinden sonra değerli heyetin yargılamaya devam etmesini istiyorum.”

İddia makamı, Önder’in dokunulmazlığı düzenlendikten sonra yargılamaya devam talebinin reddedilmesini talep etti. Talebi pahalıya getiren mahkeme heyeti, dokunulmazlık düzenlemesi öncesi yargılamanın durdurulması talebini reddederek Önder’den savunmasını esasa göre yapmasını talep etti.

‘BAŞKAN YARDIMCISI OLMAK SAVUNMAMI ENGELLİYOR’

Önder daha sonra söz alarak, “İhsas-ı rey sınırlarının etrafından dolaşan bir yargılama yaptınız. Bu, bu davanın neden durdurulması gerektiğinin kanıtıdır. Burada sadece aşırı yetkilendirme söz konusu değil. Cezaların bize herhangi bir yaptırımı yok. Biz; Bize inananların, barıştan bahsettiklerimizin utanmasından korkuyoruz. İtiraz yollarını değerlendireceğiz. ‘İşiniz söz konusu olduğunda 83’e güvenemezsiniz, işiniz söz konusu olduğunda ona güvenemezsiniz’ bakış açısıyla tüzükte belirtilen, ana hatları çizilen ve yapılan bir anayasa var. Başkan yardımcısı olmam bu savunmayı yapmama engel oluyor. Çünkü bundan sonra o Meclis’i ben yönetemem” dedi.

‘DENEME ÇÖZÜM SÜRECİ’

Önder şöyle devam etti: “Ben siyasetçiyim ama siyasi tespitler yapıyorum. Salonda başörtülü bir kadın komutan vardı. 20 yıl önce darbenin sebebi buydu, terörist muamelesi yapılıyordu. Bakın Türkiye’de siyasi zaman ne kadar hızlı akıyor. Varsayılan paradigma nasıl değişiyor? Yargılanan biz değiliz, analiz sürecidir. Tüm faaliyet suç sayıldı. Her gittiğimizde kamuoyunun önünde bakanlarla görüştük, basına açıklama yaptık, Meclis’te konuştuk ve analiz sürecine çerçeve yasa olarak Dokunulmazlık Yasası çıkarıldı. Bu süreçte etkin ve sorumlu olanlar suçlanamaz. Siyasi zaman çok hızlı akıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar geniş bir terör kavramı yok. Aklınıza gelen her şeyi seyyar satıcı çantası gibi çöpe atamazsınız. Kozmik normlar buna işaret ediyor.

Önder’in savunması şöyle: “Bu ülkede bir avuç milletvekilinin çabasıyla 1-2 yılda bulaşan bir sorunu çözebilecek bir iş değildi. Olmadı. Bu konuda kendimizi ancak vicdanımızla yargılayabiliriz.” Bu ülkenin, devletin Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Kandiliyle bu toplantıları yapacağım. ‘Gelin rol ve sorumluluk alın’ diyenler olacak ama sonra paradigma değişti, yerimiz sanık kürsüsü oldu.

‘BU DENEMEDE IŞİD YOK’

Bu davada savcının yapmadığı bir şey var. Burada IŞİD yok. Kobanê Direnişi olmasaydı IŞİD Adana’da olacaktı. Devlet yöneticilerinin telaşını ve paniğini gördüm. O dönemin Emniyet Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ile Koban’daki ihtiyaçları karşıladık. Burası Absuristan. Ne hoştur ki, ‘Ben Türk’üm’ diye ortalıkta dolaşan hiçbir Türk hoş değildir.

Diyanet İşleri konusunda kafam çok karışık. AKP’li Metin Küllük önemli bir isim. Dün Diyanet’in PKK’ya mali kaynak sağladığını söyledi. Davaya istenmeden fetva veren Diyanet bununla suçlandı. Bizim için verdiği kutsal sayılan fetvaya bakın. Sonuçları umursamıyor, çıkarları önemsiyor. En ağır cezalarla cezalandırılmamızı isteyeceksiniz. Sınırsız! Kendimi savunabilecek kadar tatmin olmadım. Siz de Anayasa Mahkemesi kararına uymayı tercih etmediniz.”

‘BETON BİR ŞABLONA İHTİYAÇ VAR’

Önder’in avukatı Arin Gül Yeniaras da Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin Kobane Davası’na ilişkin kararlarını hatırlattı. Önderlik hakkındaki yargılamanın durdurulmasını talep eden Yeniaras, “Müvekkilimin neyle suçlandığını bilmiyorum. Somut bir şablona ihtiyacımız var. Şu aşamada savunma yapmam mümkün değil” dedi.

‘kovuşturma adli nezaketten muaf değil’

Daha sonra konuşan Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses, “Savcılık savunmanın gösteriye dönüştürüldüğünü iddia ediyor. Bu durum yargı etiğine uygun değildir. İddianame adli nezaketin ötesinde değildir.”

Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz, duruşmaların kesintisiz sürmesinin hem avukatların hem de sanıkların savunma istikrarını ve adil yargılanmalarını sarstığını söyledi.

BARO BİRLİĞİ BAŞKANINA: SAVUNUCUNUZ OLMAZSA KONUŞAMAZSINIZ

Daha sonra konuşan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, sanıklardan hiçbirinin avukatının bulunmadığını ancak burada gözlem amacıyla bulunabileceğini söyledi. Bunun üzerine mahkeme heyeti üyesi olan hakim, “Sen baro başkanı olabilirsin. Savunmanız yoksa gelip burada konuşamazsınız” dedi. Önder’in avukatı olduğunu belirten Yılmaz, “Buradaki kararları eleştireceğiz çünkü bağımsız bir yargının tarafsız olmayacağını biliyoruz” dedi. .” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort